22 Ağustos 2015 Cumartesi

Sezai Karakoç


Cami, mihrabıyla bir tapınak, mimberiyle bir toplum ve bir devlet, kürsüsüyle bir okuldur.
*
Politika, bir inancın, bir düşünce ve ülkünün gerçekleşimi için bir araya getirilen vasıtalar bütünü olması gerekirken, çağımızda, kendi başına bir varoluş halini almış, fikirleri, ülkeleri alet etmeye başlamıştır. 
*
Mevlana’dan, Mesnevi’den çıkış noktasını alan bir edebiyat. Eski İran Edebiyatı gücüne ermeyi hedef bilen bir edebiyat. Gazzali’den, Muhyiddin-i Arabi’den yola çıkan düşünce ve ilim. Büyük mutasavvıf ve velilerden yola çıkan ruh hayatı. İşte bu diriliş olmadıkça, İslam alemi dirilemez. İslam Alemi dirilmedikçe de İnsanlık dirilemez. 
 *
İnsanın değişmesi demek, bakış açısının değişmesi demektir. (…) Birinci perspektif, insanın Allah’a bakışı, ikinci perspektif, kendine bakışı, üçüncü perspektif, eşyaya bakışıdır. İnsan, bilerek bilmeyerek, yani şuurunda olarak olmayarak bir bakış açısı taşır ve bakış açısında bu üç eğilim bulunur. 
*
Tanrıya bakışıyla eşyaya, tabiata bakışı arasında bir uyum kuramamış, kendine bakışla Tanrıya bakış ve tabiata bakış arasında bir denge sağlayamamış insan, birbirine zıt iki doğrultu arasında şiddetle çekilen bir ip gibi gerilecek ve ruh, ortasından kopacakmışçasına sarsılacaktır. 
*
Sağlıklı bakışları yitirmemek, eşyaya veya kendine köle olmamak, yaratıcıyı unutmamakla gerçek insan olma özelliğini koruyabilecek olan insan, sürekli olarak bu ruh dirilişini yenilemek ve tazelemek zorundadır.   
*

İnsan ruhundan belli metotlarla bir muhtevayı çıkarıp yerine bir yenisini koyma, bir başkasını koymanın böylesine başdöndürücü bir hıza kavuştuğu bir başka çağ yok. 
*

Ya ruh aynasının pasını temizleme işçisi olmalı Müslüman, ya o aynada tecelli edecek olanın görülebilmesi için gerekli ışığı, aydınlığı sağlayan fabrikanın emekçisi veya bizzat o aynada en güzel şekilde görünecek can’ın hazırlayıcısı, kollayıcısı olmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder